3 Eylül 2014 Çarşamba

Toprak - Mazi


Gel  arkadaş,  gel  seninle  az  dertleşelim;
Okuyarak  hayat  denen  koca  kitabı
Gönüldeki  yaraları  biraz  deşelim.

Gömdüm  kara  topraklara  melekten  iyi,
Perilerden  nazlı,  güzel  bir  sevgiliyi.
Derin  derin  sızlıyor  gönlümde  yaram,
Bana  artık  her  saadet  olmuştur  haram.

Beni  sardı  kefen  gibi  mâzinin  tülü,
Yere  batsın  bu  toprakla  bu  korkunç  mâzi!
Orda  çünkü  sevgilimle  sevgim  gömülü...

Hey  arkadaş!  Sözünü  bil,  hem  kendine  gel,
Bahtiyarlıklara  olmaz  ölümler  engel.
Bir  sevgili  kızı  senden  aldıysa  toprak
Buna  katlan,  toprak  için  çünkü  bu  bir  hak!
Hem  yaratan,  hem  büyüten  topraktır  bizi,
Üzerinde  işitiriz  ilk  ninnimizi;

Fışkırttığı  serin  sular  bize  can  verir!
Ormanları  gönlümüze  heyecan  verir.

Hey  arkadaş!  Sende  insaf  duygusu  yok  mu?
Sana  her  şey  veren,  seni  büyüten  toprak
Senden  bir  tek  kız  aldıysa  acaba  çok  mu?

Doğup  ölmek...  Millet  için  bunlar  bir  hızdır.
Toprak  bizim  beşiğimiz,  mezarımızdır.
Toprak  bizim  anamızdır...  İnsan  yasına
Kapılarak  nasıl  söver  öz  anasına?

Hakikât  ne  şu  göklerin  derinliğinde,
Ne  suların  şairane  serinliğinde...
Aristo'nun  mantığında  zerresi  yoktur,
Pisagor'da,  Eflâtun'da  nebzesi  yoktur.
Mefkûreler  âleminde  olunca  kıtlık
Kafaların  içerisinde  başlar  çıfıtlık;
Bir  budala  “zulüm  yeter”  diye  haykırır,
Bir  it  çıkar,  “proleter”  diye  haykırır!
Bir  hayvanda  hâkim  olur  cinsî  heyecan,
Froyd  denen  Yahudi'ye  gider,  verir  can...
Kimi  kördür...  Kendisine  büyük  gelir  pek
Lenin  denen  o  maskara  vatansız  köpek...

O  ne  felsefenin,  ne  de  dinin  hiçinde,
O,  toprağın  asırlardan  beri  içinde...
Hakikâti  bulmak  için  onu  eşmeli,

Yükselmekten  bir  şey  çıkmaz,  derinleşmeli.
Göğe  doğru  yükselenler  bir  gün  yorulur,
Derinleşen,  hakikâti  toprakta  bulur.
Şu  ne  başı,  ne  de  sonu  olmayan  toprak
Gömdüğümüz  vücutlardan  gıda  alarak
Bize  hayat,  bize  tarih,  mâzi  yaratır.
Mâzi  köhne  kitap  değil  şanlı  bir  satır...

Mâzi  ırkın  yarattığı  coşkun  bir  seldir,
Mâzi  bizim  alnımızı  göğe  yükseltir,
Geçmişlerin  gecesinden  ışık  alırız.

Bir  düşünsen  mazideki  olan  işleri
Hâdisatın  büyüklüğü  seni  şaşırtır.
İstersen  gel  yâd  edelim  o  geçmişleri...

Kaynar  elbet  damarında  hâlis  Türk  kanın,
Damarında  çünkü  kanı  var  “Atillâ’nın,
Avrupa'nın  her  ırkından  toplanan  ordu
Onu  Galya  ovasında  zorla  durdurdu.

İradesi  yenilmeden  sinirle  ete
Vatan  için  karısını  bırakan  “Mete”,
Yasa  için  kardeşini  öldüren  “Çingiz”,
Yeryüzünde  bırakmadan  küçücük  bir  iz
Geçip  giden  milyonlarca  adsız  kahraman,
Ki  her  biri  bugün  bize  vermededir  şan,
Bu  erlerin  cisimleri  toprakta  kaldı,
Ve  adları  tarihte  bir  şanlı  yer  aldı...
Hangisini  hangisinden  üstün  tutmalı?
Her  birisi  bu  toprağın,  bu  ırkın  malı...
“Tonyukuk”  un  gizlenmiştir  dehâ  kanında,
Bismark  onun  at  uşağı  olmaz  yanında...
“Alp  Arslan”la  “Kılıç  Aslan”  şanlı  bir  fasıl,
Avrupa'yı  rezil  eden  “Yıldırım”...  Nasıl?
Düşünsene  ne  biçim  bir  kahraman  erdir
Ankara'da  Yıldırım'ı  eriten  “Demir”...
Bu  kadar  mı?  Bu  saydığım  ancak  birkaçı
Katerin'le  neler  yaptı  acep  “Baltacı”?
Anafarta  cephesinde  kim  durdu  en  son?
İlk  dayağı  kimden  yedi  kuduz  Napolyon?

Sevdiğin  kız  şu  toprağa  eğer  girdiyse,
Sen  toprağı  eskisinden  fazla  benimse.
Bil  ki  toprak  ebediyen  senin  olmuştur...

Bu  dünyada  bizim  bir  genç  kızı  sevmemiz
Filhakika  gayet  doğru,  hem  de  çok  temiz
Bir  gayedir...  Fakat  bunun  hududu  dardır...
Sevgiliden  sevgili  bir  mefkûre  vardır.
Bir  kız  solar  yahut  senin  tükenir  aşkın;
İnsan  kalmaz  uzun  zaman  neşeli,  taşkın...
Ya  mefkûre?  Ebediyet  onunla  birdir,
Kişioğlu  müebbeden  ona  esirdir.

En  mukaddes  iki  ‘‘var’’a  böyle  söversen,
Toprak  ejder,  mazi  kanlı  bir  gece  dersen,
İleriye  bakamazsın,  gözün  kamaşır.
İstikbali  kucağında  bu  mazi  taşır...
Arkasında  olmasaydı  şanlı  bir  mâzi
Bu  milletten  çıkar  mıydı  bir  büyük  Gâzi?
Kara  toprak  yine  bizden  gıda  almasa
Kalır  mıydı  aramızda  bir  töre,  yasa?
Mâzi  bizim  atamızdır,  toprak  anamız.
Biri  bizi  yetiştirir,  biri  verir  hız.
Bu  toprağa  nasıl  dersin  kara  bir  ölü
Ki  bağrında  bütün  şanlı  ecdat  gömülü.
Yabancılar  bir  gün  yine  akın  ederse
Ve  zaferi  kendisine  yakın  ederse
Sevgilimi  aldı  diye  bu  kara  toprak
Tarihin  ün  meydanından  uzak  kalarak
O  toprağın  uğruna  sen  can  vermez  misin?

Bu  maziyle  bu  toprağa  küfürden  sakın,
Kendine  gel,  iradeni  üstüne  takın!
Savaşları,  töreleri,  yasalarıyla,
Zaferleri,  bozgunları,  tasalarıyla
Mâzi  ırkın  yarattığı  bir  şaheserdir...

Hey  arkadaş!  Sapıtmışsın,  doğru  yola  gir;
Hakkı  neyse  ver  mâziyle  kara  toprağın...
Onlar  değil  efsâneyle  cansız  bir  yığın!

Bu  ikisi  ebediyen  kutlanacaktır...
Ve  bunları  inkâr  eden,  bil  ki,  alçaktır...

0 comments:

Yorum Gönder