3 Eylül 2014 Çarşamba

Davetiye


Ey  Benito  Mussolini!  Ey  gayet  yüce,
İtalyanlar  başvekili  muhterem  Duçe!
Duydum  ki,  yelkenleri  edip  de  fora
Gelecekmiş  orduların  yeşil  Bosfora.
Buyursunlar...  Bizim  için  savaş  düğündür;
Din  Arab’ın,  hukuk  sizin,  harp  Türklüğündür.
Açlar  nasıl  bir  istekle  koşarsa  aşa
Türk  eri  de  öyle  gider  kanlı  savaşa.

Hem  karadan,  hem  denizden  ordular  indir!
Çarpışalım,  en  doğru  söz  süngülerindir!
Kalem,  fırça,  mermer  nedir?  Birer  oyuncak!
Şaheserler  süngülerle  yazılır  ancak!
Çağrı  Beğ’le  Tuğrul  Beğ’in  kurduğu  devlet
İtalyalı  melezlerden  üstündür  elbet;
Bizim  eski  uşakları  al  da  yanına
Balkanlardan  doğru  yürü  er  meydanına;
Çelik  zırhlı  kartalları  göklere  saldır...
Fakat  zafer,  sizin  için  söz  ve  masaldır...
Dirilerek  başınıza  geçse  de  Sezar
Yine  olur  Anadolu  size  bir  mezar.
Belki  fazla  bel  bağladın  şimal  komşuna,
Biz  güleriz  Cermenliğin  kuduruşuna,
Tanıyoruz  Atilla'dan  beri  Cermeni,
Farklı  mıdır  Prusyalı  yahut  Ermeni?
Senin  dostun  Cermanya  ya  biz  Nemse  deriz,
Bir  gün  yine  Beç(*)  önünde  düğün  ederiz.

Söyle,  kara  gömlekliler  etmesin  keder;
Ölüm‐dirim  savaşımız  bir  gün  mukadder!
Gerçi  bugün  eskisinden  daha  çok  diksin;
Fakat  yine  biz  Osmanlı,  sen  Venediksin!
Tarihteki  eski  Roma  hoş  bir  hayaldir,
Hayal  bütün  insanlarda  olan  bir  haldir.
Bu  hayaller  zamanları  hızla  aşmalı,
Gök  Türkler'le  Romalılar  karşılaşmalı!
Görmüyorsan  gönlümüzün  içini,  körsün!
Kılıçlarımız  kınlarından  çıkmaya  görsün!

Top  sesleri,  bomba  sesi  bize  saz  gelir;
17'ye  karşı  44  milyon  az  gelir.
Arnavut’u  yendim  diye  kendini  avut,
Yiğit  Türk'le  bir  olur  mu  soysuz  Arnavut?
Kayalara  çarpmalıdır  korkunç  türküler!

Dalmalıdır  gövdelere  çelik  süngüler!
Sert  dipçikler  ezmelidir  nice  başları!

Ecel  kuşu  ayırmalı  arkadaşları!
En  yiğitler  serilmeli  en  önce  yere!
Kızıl  kanlar  yerde  taşıp  olmalı  dere!
Ülkü  denen  nazlı  gelin  erde  şan  ister!

Büyük  devlet  kurmak  için  büyük  kan  ister.
Damarında  var  mı  senin  böyle  bol  kanın?
Türk'ün  kanı  bir  eşidir  lavlı  volkanın!
Tarihteki  eski  Roma  hoş  bir  hayaldir,
Kurulacak  yeni  Roma  boş  bir  hayaldir,
Karşısında  olmasaydı  şanlı  "Türk  Budun"
Belki  gerçek  olacaktı  bir  gün  umudun,

İnsanoğlu  ümitlerle  dolup  taşmalı,
Aryalarla  Turanlılar  karşılaşmalı.
Tabiatın  yürüyüşü  belki  yavaştır;
Hız  verecek  biricik  şey  ona  savaştır!
Keskin  olur  likörlerden  ayranla  kımız,
Karnera’yı  yere  serer  Tekirdağlımız.
Yurdumuzun  çok  tarafı  olsa  da  kuru
Makarnadan  kuvvetlidir  yine  bulguru...
Biz  güleriz  Façyoların  felsefesine,
Dayanır  mı  kırkı  bir  tek  Türk  efesine?
Bizim  yanık  Fuzuli'miz  engin  bir  deniz!
Karşısında  bir  göl  kalır  sizin  Dante’niz!
Bizler  ulu  bir  çınarız,  sizler  sarmaşık!
"General"ler  "Paşa"  larla  atamaz  aşık!

Ey  İtalyan  başvekili!  Ey  Musolini!
İki  ırkın  kabarmalı  asırlık  kini...
Hesabını  göreceğiz  elbette  yarın
Yedi  yüzlü,  yedi  dilli  İtalyanların!

Irkınızı  hiçe  saydı  Hazreti  Fatih.
Biraz  daha  yaşasaydı  Hazreti  Fatih
Ne  Venedik  kalacaktı,  ne  Floransa...
Hoş  geldiniz  diyecekti  bize  Fransa!

Haydi,  hamle  kafirindir...  İlkönce  sen  gel
Ecel  ile  zaman  bize  olmadan  engel!
Burada  tanklar  yürümezse  etme  çok  tasa;
Süngülerle  çarpışmadır  savaşta  yasa.
Olma  öyle  sinsi  çakal  yahut  engerek!
Bozkurt  gibi,  kartal  gibi  dövüşmek  gerek!

Kılıç  Arslan  öldü  sanma,  yaşıyor  bizde!
Atilla'nın  ateşi  var  içimizde!
Kanije'nin  gazileri  daha  dipdiri!
Sınırdadır  Plevne'nin  kırk  bir  askeri!
Edirne'de  Şükrü  Paşa  bekliyor  nöbet!
Dumlupınar  denen  şeyi  bilirsin  elbet!
Şehitlerden  elli  milyon  bekçisi  olan
Aşılmaz  bir  kayadır  bu  ebedi  vatan!

Beç  (*)  Eski  Osmanlılarca  Viyana

0 comments:

Yorum Gönder