4 Eylül 2014 Perşembe

Dün Gece


Dün gece ne kadar güzeldi âlem,
Göklerin şanlı mehtabı vardı.
Sevdânın topraktan taştığı bu dem
Günâh‐ı aşkın da sevâbı vardı.

Dağlar birbirine yaslanıyordu,
Kuşlar çiçeklere sesleniyordu,
Tabiat gizlice süsleniyordu,
Eşyada vuslatın serabı vardı.

Gönlümü göklere açmak istedim,
Dağları bağrımda koçmak istedim,
Mehtabı doyası içmek istedim,
Nurunda sevginin şarabı vardı.

“O”nu duydum öten kuşun sesinde,
“O”nu gördüm göğün mor çehresinde,
Ecza‐yi hilkatin her zerresinde
Mecnun’un Leyla’ya hitabı vardı.

Kâinat aşk ile gelmişti dile,
Bülbül şiir okuyordu bir gonca güle (*)
Rüzgârın hıçkıran sesinde bile
Sevdanın nağme‐i rebâbı vardı.

Bitmeyen yolların oldum yoldaşı,
Dinledim uzaktan munis bir kuşu,
Benimle konuştu ayın on beşi,
Sandım ki bana bir itâbı vardı.

Gözlerim esrar‐ı hüsn ile şaşkın
Dolaştım pür‐sükûn, bi‐huzur, coşkun;
Gönlümde ezeli, lâyemut aşkın
Husuf kabul etmez mehtâbı vardı.

Gönlümde güneşler ve aylar battı,
Yıldızlar derdime yeni dert kattı.
Rüzgârlar otlara beni anlattı,
Her şeyin neşve‐i şebabı vardı.

Dün gece tabiat nasıl vakurdu?
Allah'ın da nabzı aşk ile vurdu...
Yollarda bir garip dolaştı, durdu,
Elinde sevdanın kitabı vardı.

(*) Bir hece fazla. Fakat ahengi bozmadığı, saz şairleri geleneğine uygun düştüğü, manaya daha çok yakıştığı için böyle bıraktım.

0 comments:

Yorum Gönder